Bu çorbayı günlüğüme neden eklememişim çok şaşırdım, halbuki o kadar sık yaparım ki. Yayınladım sanıyordum, kategorilerime bi baktım yok. İftar mönülerinin vazgeçilmezi olan çorbalarından bahsederken bunu atlamak olmaz, üstelik de çorbaların en hası olan Ezo Gelin'i... hemen arşivime ekliyorum. Yapımı çok basit ve hepinizin de bildiğine eminim. Özellikle bu çorbayı çok doyurucu buluyorum, bir aralar akşamları sadece ezo gelin çorba içip kendimce diyet yaptığımı sanıyordum, oysa ki vücuduna ihtiyacı olandan az besin verirsen vücut aldığı gıdaları depolayıp metabolizmayı yavaşlatıyor böylece kilo veremiyormuşuz. En doğrusu günde 6 öğün beslenip metabolizmanın hızını düşürmemekmiş. Ramazandan önce diyet uygulamıştım, bu diyeti gittiğim bir diyetisyen vermişti, geçen sene gitmiştim kendisine, verdiği diyeti tekrar uyguladım ve 3 haftada 2 kilo verdim. Aslında 1 kilo daha vermem lazım ama ne zaman?...aslında bu 1 kiloyu da verirsem ruhen rahatlıyacağım. Neden ruhum rahatsız oluyorsa artık...garibim çok geri planda kaldığını düşünüyor herhalde, üstünde katman katman kilolar olunca tabii zor oluyor. Annem bazen çok zayıfladığımda, yani çoook önceleri oluyordu bu,
"kızım çok zayıfladın ruh gibi kaldın" derdi. Yani bu da fazla tabii ki, ruhum vücüdumun içinde kalsın çok da ön plana çıkmasın ama...Aaah ah bir bilseniz, önceleri yani çoook önceleri yer yer şişmanlamazdım, şimdi yemez yemez şişmanlıyorum :) Çocuk doğurduktan sonra mı oldu yoksa yaştan dolayı mı, doğrusu çok ayırt edemiyorum ama birşeyler değişti bünyemde.
Bu sıralar, bu konulara fazla takıldığım için, 2 kitap birden okuyorum, Mehmet Öz'un "Siz Diyettesiniz" kitabı ile "Fransız kadınları neden kilo almaz"...her ikisinin de çok başındayım ama okudukça öğrendiğim birşey var ki bunu paylaşmak istiyorum. Sofradan mutlaka karnımızı tıka basa doyurmadan kalkmak lazımmış. Hani yemek yerken bir doyum noktası vardır ya, ki ben bunu aslında hep hissediyorum, ama buna rağmen ve de genelde bu sınırı hep geçip doyum ötesi noktaya doğru yol alıyorum ve tabii sonuç kilo ötesi oluyor ne yazık ki :) Bi kere vücudumuzdan gelen bu sinyale mutlaka kulak vermeliyiz, irademize sahip olmamız lazim. (Zaten orucu niye tutuyoruz ki, bence en önemli kısmı bu, vücüdumuza, nefsimize eğitim vermek için.) Bunun dışında öyle onu yeme bunu yeme tarzı bir hayat sürdürmeyin, herşeyden tadın ama abartmayın deniliyor. Okudukça gerçekten yanlış bilgilerle donatıldığımızı düşünüyorum. Kitaplarda ilerledikçe öğrendiklerimi sizinle paylaşacağım...
Şimdilik Ezo Gelin çorbası ile sizleri başbaşa bırakıyorum...
Malzemeler
- 1 su bardağının 3/4 kadarı kırmızı mercimek
- 1 su bardağının 1/4 kadarı pirinç
- 1 çorba kaşığı biber salçası
- 1 tatlı kaşığı nane
- 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
- 7 su bardağı su
- tuz, karabiber
Yapılışı
Mercimek ve pirinci yıkayıp düdüklü tencereye koyun, üzerine bütün geri kalan malzemeleri ekleyin.
Tencere buhar çıkarmaya başladıktan sonra 10 dakika kadar pişirin.
Afiyet olsun !
1 yorum:
Ya duduklu tenceremiz yoksa Allahım yaaaaaa
Yorum Gönder