Bugün bi ara bilgisayarımda problem çıktı, tabii hemen sevgili bilgi işlemci arkadaşlarımıza başvuruldu ve onlar bilgisayarıma bağlanmış problemi çözmeye çalışırken bu arada 30 dakika içinde ofiste kış temizliği yapıldı. Öylesine, bir kalem ararken başlatmış olduğum eylem, temizlik operasyonu olarak son buldu. Ama iyi de oldu, gereksiz ne var ne yok atıldı...bir gün işe yarar diye tutulan makbuzlar, kurumuş fosforlu kalemler...daha neler neler...bu son zamanlarda evde de gereksiz eşyaları hemen atıp kurtuluyorum, çizilmiş tabaklar, kenarı çatlamış bardaklar vs vs...bana sanki evde durdukça olumsuz ışınlar yayıyo gibi geliyorlar. Ama sakin aklınıza kırıp döküp herşeyi attığım fikri gelmesin, eşyalarımı genelde çok itinalı kullanır uzun süre muhafaza ederim. Tam da burada, bunun bana babamdan geçen bir özellik olduğunu diyecektim ki (e.. demiş oldum :)) annem duyarsa bozulur düşüncesiyle demediğimi sizin de duymadığınızı düşünüyorum :) aslında o da öyledir ama babam bir başka türlü titizdir, yani evlenmeden önceki yıllarımdan beynime kazınan "babam titizidir" "babam titizdir" imajı yanıp yanıp sönüyor :)
Çocukluğuma indiğime inanamıyorum, tüm bu konulara nereden geldim diye klavyenin tuşuna basıp yukarı çıkıyorum ve "heh hatırladııım" oluyorum, ofis ve 30 dakika mola vermeme sebep olan bilgisayarım..., konu buydu ama ben tekrar şu negatif enerji veren kırık dökük eşyalar konu başlığına dönmek istiyorum, aslında bu benim bir kitapta okuduğum bir konuydu...kitabın adı pek bi değişikti "Afedersiniz ama hayat sizi bekliyor". Bu kitap beni bayağı bir etkilemişti ve kafamda belli belirsiz inandığım şeyleri yazılı çizili görünce kendimden daha bir emin olmuştum ve getirdiği açıklamalar da aklıma yatmıştı. Kitap, yaşadığınız sorunlara farklı bir açıdan bakmanızı sağlıyor...öğrenip de hala uyguladığım yöntemleri vardır mesela.
Şu 30 dakika sayesinde masamın çekmecelerini temizleyip arındırarak kendimi ne kadar da iyi hissettim, tıpkı geçen akşam pişirmiş olduğum meyveli lüferde olduğu gibi......................
Konuyu nasıl bağladım ama :) bu arada yanlış anlaşılma olmasın, ev halkı bu tarz yemeklere kesinlikle ve kesinlikle kapalıdır, ama ben hiç üşenmeden kendime ve onlara ayrı ayrı yemek yaparım. Onlar yemiyor diye değişik lezzetlerden mahrum kalmayı kendime yapılmış bir haksızlık olarak görüyorum. İyi ki de görüyomuşum, bu yemeği yerken kendimi, aynen ofisteki gibi, temizlik yapmışcasına iyi hissettim, artık psikolojik mi yoksa Gökçen Adar'ın sihri mi bilmiyorum. Acaba kendisi bu tarifleri nasıl yaratıyor çok merak ediyorum, ama gerçekten cüretkar buluyorum kendisini, en azından benim aklıma gelmeyen uyarlamaları var. Hiç akla gelmeyecek kombinasyonları oluyor. Öyle ki bazen uygulamaya cesaret edemiyorsunuz, hani belki tadını beğenmezsiniz diye....
Bu da onlardan biri, tabii siz de yeni tadlar denizinde yelken açmayı sevenlerdenseniz bu tarifi şiddetle tavsiye ederim...en azından faydalı gıdaları bir arada yemenin huzuru ve vicdan rahatlığı gününüzün iyi geçmesini sağlayacaktır.
Bu akşam çoook uzun cümleler kurdum, ama hazır konuyu tarife bağlamışken bir daha çözüp açılmayacağım, o nedenle hemen tarife geçiyorum, eğer bir an önce geçmezsem bu yazı daha çoook devam eder :)
Tarif 2 kişilik olmasına rağmen tabii ki hepsi bendeniz tarafından afiyetle yendi...ama siz, aynı damak zevkine sahip biri ile bu balığı seve seve paylaşabilirsiniz.
Malzemeler
- 1 lüfer
- 1 mandalina
- 1 elma
- 1 limon
- 1 kivi
- 1 kahve fincanı nar tanesi
- 2 pazı yaprağı
- 1 kahve fincanı zeytinyağı
- tuz, karabiber
Yapılışı
Yağlı kağıdı fırın tepsisine balığı paketlemenize izin verecek ölçüde kesip yayın. Pazı yapraklarını kağıda serin. Elma, kivi ve mandalinanın kabuklarını soyup dilimleyin. Limonu kabuklarını soymadan halka halka doğrayın.
Meyvelerin yarısını pazı yapraklarının üzerine dizin. Balığın her iki tarafını tuzlayıp biberleyip meyvelerin üzerine yerleştirin. Üzerine kalan meyveleri dizip nar tanelerini serpiştirin. Zeytinyağını gezdirin.
Yağlı kağıdı güzelce kapatıp, önceden 180 derece ısıtılmış fırında yaklaşık 35 dakika kadar pişirin.
Afiyet olsun !
9 yorum:
Özlem bende severim yeni tadları ama hiiç meyve ile balık denemedim.
Et yemeklerinde ayva yedim, salatada meyve yedim,ama balık hayır..
Bunu denemem lazım, merak ettim şimdi tadını? beni de merak öldürür!!
Yeni tadlara bende açığıum portakal suyu evet olabilir ama kivi nasıl olur denemek lazım...
balık ve meyve!
çok değişik bir lezzet olmalı!
ellerine sağlık Özlem, sevgiler...
Meyveli hoş olmuş bence görüntü anlatıyor zaten güzelliği...ellerine sağlık canım...
Sevgiler...
Balığın dilinden anlıyorsunuz bu aşikar..
Genel de bu şekıl de pişirme lokanta yada restaurant larda olur ve tadı da harıkadır.
Tatdım bir dönem lokanta işletiyordum ve aşçımı bu tarifi sipesyal olarak yapıyordu..
Ellerınıze sağlık..lezzeti süper dır burdan duyurayım..şanslıyız kı arkadaşımız bizimle paylaşmış tarifi..
Sevgilerle...
Farklı bir tarif olmuş.Cesaretin için tebrikler Özlem:)Afiyet olsun...
Kar yağdı,güzel oldu di mi?Umarım yollarda mahsur kalanlar olmaz.Kar yağdığı kadar masum kalır.Öperim...
Özlem'ciğim,kivi pişince nasıl bir tat alıyor merak ettim şimdi.Ellerine sağlık.
Merhaba, blogunuza tesadüfen rastladim..Sunumlar muhtesem tebrikler..Sizi Izledigim bloglar arasina aldim..
Sevgiler
Cali
Cok hos görünüyor!!!Eline saglik Oezlem!
Yorum Gönder