
Bir keresinde bir anket yapmıştım. Bu sayfada en çok hangi tarifleri görmek istersiniz diye. Her ne kadar katılımcı sayısında rekor kırılmadıysa da, çıkan sonuç "Hamurişleri" yönünde idi. Ben genel olarak daha pratik tariflere yönelsem de bugünü milat sayıp, bugünden itibaren sayfamda hamurişlerine yer vermeye karar verdim. Hem hamur yoğurmanın bazı faydaları da var. Mesela kol kaslarını çalıştırıyor. Böylece belli bir yaştan sonra kol altlarındaki peltemsi yumuşama ve sarkmalar bu sayede önlenmiş oluyor di mi :) Sizde zaten yok mu? Olsun önlem almanın hiç zararı yok. Siz anlamadan gelir çatar. Zaten hiçbir zaman geliyorum demez ki. İnsan yaşlandığını hiç anlamıyor. Şu biyolojik değişimler de olmasa insan yaşlandığını hiç hissetmiyor... ben yaşlandığımı hiç hissetmiyorum mesela. Eskiden 18 yaşı ne çok büyütürdüm gözümde, derken 18 geldi geçti, derken 28, derken 38, derken... yok daha neler şaka tabii... ama gün gelecek 48 leri 58 leri de göreceğiz. İçimde, ruhumda bir değişiklik olacak mı? Şu ana kadar bir fark olmadı gibi. Şimdilik hiç birşey hissetmiyorum... bu iyi birşey di mi?... Oğlumla hala evin içinde bağıra bağıra şarkı söyleyip kimin sesi daha fazla çıkacak yarışması mı dersiniz... Monopoly oynarken... o daha küçük yazık o kazansın diyeceğime hırsa kapılıp ciddi ciddi oyunu kazanmaya çalışmalar mı dersiniz... bilmem kaçıncı kez Nemo veya Harry Potter filmlerini seyretmeler mi dersiniz... Duyan da çocukluğumu yaşayamadım sanır. Annem duymasın sinirleri bozulur kadıncağızın, nerede yanlış yaptık diye :) Sizi bilmem ama ben ip atlayan çocukları görünce , kendimi, onlara katılmamak için zor tutarım. Ne yapayım, çocuk olmayı çok sevdim ben, içimde hala birazcık saklıyorum, henüz son kullanma tarihi dolmadı... Çünkü bu uzun ömürlü olandan, katkı maddeli olandan, günlük olanlardan değil yani...
Bu da neydi böyle, terapi gibi, gece seansına hoşgeldiniz arkadaşlar. Parmaklarıma sahip çıkamadım valla, öylesine çıktı içimden ve bu satırlara döküldü.
Biliyorum biliyorum...her yaşın ayrı bir güzelliği ve özelliği var. E madem her yaşın ayrı bir güzelliği var, neden eve gelen misafir çocuklarını mutfakta kıstırıp: "Evladım ben teyzen miyim senin, neden Özlem teyze diyorsun ki, canım benim, bana Özlem de bakiim"....
"Peki Özlem abla..." "Hayır evladım sadece Özlem..." gibi muhabetlerine giriyorum ki :)
Yav Özlem alt tarafı bir poğaça tarifi vereceksin lafı nerelere getirdin böyle... uzattın durdun... tamam... geçti... iyiyim... tamam... tarife giriyorum şimdi...
Malzemeler
- 1 avuç beyaz peynir
- 1/2 çorba kaşığı tuz
- 1/2 çorba kaşığı toz şeker
- 1/2 paket margarin
- 1/2 su bardağı su, süt karışımı
- 1 yumurta
- yarım paket yaş maya
- 250 gr un
Yapılışı
Su ve süt karışımını ılıtın. İçinde mayayı ve şekeri eritip 10 dk bekletin. Unu eleyip, ortasını havuz gibi açın. Mayayı unun ortasına dökün. Margarin ve yumurtayı da ekleyip yoğurmaya başlayın. Hamurun ele yapışmayacak bir kıvamda olması lazım.
Hamuru 1 saat kadar kenarda bekletip mayalanmasını bekleyin. 2 misli kabaran hamuru 1-2 yoğurup, limon büyüklüğünde parçalara koparıp, elinizle açıp, ortasına ezdiğiniz peynirli içten koyup yuvarlayıp kapatın.
Üzerine yumurta sarısını sürüp fırın tepsisine dizin, poğaçaların üzerine çatalla çizikler atın, böylece pişerken üzeri çizik çizik şekilli olacak.
Önceden 180 derece ısıtılmış fırında 25-30 dakika kadar pişirin.
Bu güzel tarif için sevgili Ayşe Tütere teşekkürler.
Afiyet olsun !