23 Mayıs 2007 Çarşamba

Çikolatalı Cevizli Kurabiye

Kurabiye etkinliği bitti ama bizim evde hala devam ediyor :) Daha önce de bahsetmiş olduğum gibi bu kurabiyeleri oğluşa yapıyorum çünkü okuldan eve gelince atıştıracak birşeyler arıyor.

Bakalım bunu sevecek mi...Genelde sadece çikolatalı ve fındıklıyı seviyor çünkü...



Malzemeler

  • 260 gr un
  • 120 gr toz şeker
  • 1 yumurta
  • 125 gr oda ısısında margarin
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 90 gr bitter çikolata
  • 80 gr ceviz içi

Yapılışı

Öncelikle, derin bir kapta yağ ve şekeri mikserle çırpın. Sonra yumurtayı ilave edip çırpmaya devam edin. Daha sonra un, vanilya ve kabartma tozunu ilave edip, el ile yoğurmaya geçin. Çikolataları küçük küçük kesip, hamura ilave edin. Aynı şekilde küçük parçalara kırdığınız cevizi de ekleyip yoğurmaya devam edin.

Elinizle ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp şekil verin ve yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine aralıklı olarak yerleştirin. (Ben sığmadığı için 2 seferde yapmak zorunda kaldım).

Önceden 180 derece ısınmış fırında 20-25 dk kadar pişirin.

Afiyet olsun !


Mantarlı Bulgur Pilavı

Bugün ızgara köfte ve yanına da mantarlı bulgur pilavı yaptım ama köftelerin resmini çekmeye vaktim olmadı :(

Yemek saati gecikince, bizimkileri daha fazla bekletmeden yemeği servis yaptım ve bitti. Neyse bi daha ki sefere...

Allahtan pilavdan arttı da onun resmini çekebildim.




Malzemeler


  • 1 su bardağı bulgur

  • 150 gr mantar

  • 1 soğan

  • 1 çarliston biber

  • 1 büyük domates

  • 3 diş sarımsak

  • 2 çorba kaşığı zeytinyağı

  • 1 tatlı kaşığı salça

  • 1 tatlı kaşığı tereyağı

  • 1,5 su bardağı su

  • 1/4 et bulyon

  • Tuz,

  • karabiber



Yapılışı


Soğanı yemeklik doğrayın, sarımsakları minik minik doğrayın, çarliston biberin çekirdeklerini çıkartıp ince ince kesin, domatesleri küp küp doğrayın.


Zeytinyağını tencereye koyup ısıtın. Sırasıyla önce soğan, sarımsak ve biberi içine atıp orta ateşte kavurun. Peşine ateşi biraz yükseltip mantarları ekleyip pişirin. Mantarlar pişip küçülünce domatesleri ilave edip 5 dk daha pişirin. Ocaktan almadan evvel tuzunu ve karabiberini de ekleyip bir kenara alın.


Diğer tarafta, pilav tenceresinde, orta ateşte tereyağında salçayı biraz kavurun, peşine yıkayıp süzdüğünüz bulgurları ilave edip kavurmaya devam edin.


Kavurma işlemi tamamlanınca, et bulyonu 1,5 bardak sıcak suda eritip bulgurun üzerine dökün. Pilav göz göz olunca ocağın altını iyice kısıp, mantarlı karışımı pilava ilave edip biraz karıştırın ve kapağını kapatıp 15-20 dk pişmeye bırakın.



Afiyet olsun!


22 Mayıs 2007 Salı

Ali Nazik

Patlıcan nasıl közlenir bi türlü öğrenemedim. Ocağım elektrikli olduğu için orada yapamıyorum. Sevgili Hülya'nın tavsiyesi ile fırında yapayım dedim ama süresinden emin olamadım. Tam istediğim köz tadını yakalayamadım ama yine de fena olmadı. Bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim.
Ben fırını 230 derecede ısıttım, patlıcanlara birkaç yerinden deldim ve 30 dk kadar fırında tuttum. Her ne kadar bu sürenin sonunda çatal batacak kıvama gelmesede, yakarım endişesi ile patlıcanları fırından çıkardım. Acaba süreyi daha mı uzun tutmalıydım...



Malzemeler
  • 250 gr kıyma
  • 1 kuru soğan
  • 2 domates
  • 2 sivri biber
  • 2 çorba kaşığı fındıkyağı
  • Tuz, karabiber
  • 5 patlıcan
  • 1 su bardağı süzme yoğurt
  • 5 diş sarımsak
  • 2 tatlı kaşığı tereyağı
  • Kırmızıbiber

Yapılışı

Soğanları yemeklik doğrayın, biberleri ince ince kıyın, domatesleri küp küp doğrayın. Fındıkyağında (siz dilediğiniz sıvıyağını kullanabilirsiniz) kıymayı kavurmaya başlayın, suyunu çekince soğanı, soğanlar şeffaflaşınca da biberleri ekleyip kısık ateşte kavurmaya devam edin. Bu şekilde bi 5 dk kadar pişirdikten sonra dematesleri ekleyip pişirme işlemine devam edin.

Bu arada patlıcanları közleyip, kabuklarını akan suyun altında soyun. Patlıcanların sularını süzüp tavaya alın, 1 tatlı kaşığı tereyağı ve tuz ilave edip ısıtın. Diğer tarafta süzme yoğurt ile ezilmiş sarımsakları karıştırın. Patlıcanlar ile yoğurdu bir araya getirip karıştırın.

1 tatlı kaşığı tereyağını eritip içine kırmızı pul biberi ekleyip kızdırın.

Tabağa önce yoğurtlu karışımı, üzerine kıymayı, en üste de kırmızı biberli tereyağını gezdirin.

Afiyet olsun !

Fıstıklı İrmik Tatlısı

Irmik tatlısının sadesi de güzel olur ama fıstıklısı da çok lezzetli oldu. Kesinlikle tavsiye ediyorum müthiş oldu. Bu kadar leziz olacağını tahmin etmemiştim. Eğer irimiği seviyorsanız mutlaka deneyin derim. Fotoğrafını çekmek için biraz acele ettim ve tam soğumadan tatlıyı kalıbından çıkardım...o yüzden görüntüsü biraz yumuşak gibi oldu.
Ben 3 kişilik yaptım. Siz ölçüleri dilediğiniz gibi artırabilirsiniz.



Mazlemeler
  • 250 gr süt
  • 2,5 çorba kaşığı irmik
  • 2,5 çorba kaşığı toz şeker
  • 25 gr çekilmiş antep fıstığı
  • 1 tatlı kaşığı tereyağı
  • 2 çay kaşığı vanilya

Yapılışı

Tüm malzemeleri tencereye koyup, koyulaşıncaya kadar pişirin. Dilediğiniz şekilde kalıplara aktarıp soğuduktan sonra servis yapın.

Afiyet olsun !

Etli Nohut

Sonuçta, herkesin bildiği bir yemek, bir özelliği de yok ama bizim klasik yemeklerimizden olduğu için yayınlamadan da edemedim.
1-2 işlemden geçerek piştiği için yine her zamanki gibi zamanımı iyi değerlendirerek bu yemeği pişirdim.
Yine sabah işe gitmeden nohutları yıkayıp sıcak suya yatırdım.
Akşamüstü geldiğinde şişmişlerdi ve işlenmeye hazır hale gelmişti...



Ve işte tarifi...

Malzemeler

  • 1 su bardağı nohut
  • 150 gr dana kuşbaşı
  • 1 kuru soğan
  • 5 çorba kaşığı domates rendesi
  • 1 çorba kaşığı tereyağı

Yapılışı

Nohutları suda ıslattıktan sonra, tuzlu suda haşlayın. Ben düdüklüde, buharı çıktıktan sonra 7 dk pişiriyorum.

Diğer taraftan etleri tereyağı ile kavurup, peşine yemeklik doğranmış soğanları da ilave edip kavurmaya devam edin. Domates rendesini ve 1 su bardağı su ilave ettikten sonra, yine düdüklüde, buharı çıktıktan sonra 15 dk kadar pişirin.

Nohutlar haşlandıktan sonra süzüp, etler ile birlikte birleştirip, tuzunu ve karabiberini ilave edip, biraz daha su ilave ettikten sonra yine düdüklüde, buharı çıktıktan sonra 5 dk daha pişirin.

Afiyet olsun !

21 Mayıs 2007 Pazartesi

Fıstıklı Makarna



Akşamı yine makarna ile kurtardık.
Bugün makarnamıza fıstık ve fesleğenli bir sos hazırlayıp sunduk.

Sosu hazırlarken taze fesleğenin etrafa saldığı koku...o kadar güzeldi ki. Ne güzel otlar var şu dünyada ya...bu konuda sevgili Tijen'in birçok tarifi vardır. Onun Pazar maceralarını masal gibi okurum hep. Epeydir Pazar yapmamışımdır herhalde. Bi ara işten koştur koştur erken gelir, Çarşamba Pazarına yetişirdim. Köylü teyzelerin bulunduğu sokağa dalardım. Bayılırdım onların sattığı herşeye...otlar, sebzeler, yumurtalar...ama epeydir hasret kaldık.

Bana da bu aralar bi haller oldu...konudan konuya atlıyorum :)

Gelelim bizim fesleğenli sosaaa....

Malzemeler



  • 1 paket bavette makarna

  • 4 diş sarımsak

  • 4 çorba kaşığı dolamlık fıstık

  • 2 çorba kaşığı rendelenmiş parmesan peyniri

  • 3 çorba kaşığı zeytinyağı

  • 1 kutu çiğ krema

  • 1 kutu fesleğen

  • Biraz kırmızı biber

  • Tuz, karabiber

  • 1 et bulyonun 1/4'ü


Yapılışı


Fesleğen, dolmalık fıstık, sarımsak, tuz, zeytinyağı ve kırmızı biberi rondoda doğrayın. Sonra bu karışımı tavaya alıp, üzerine kremayı, 1 çorba kaşığı rende parmesan peynirini, tuzu, karabiberi, et bulyon ve 1 bardak suyu ilave edip pişirmeye başlayın. Kaynar kaynamaz ocağın altını kısıp bi 15 dk kadar pişirin.


Bu esnada, makarnayı önceden kaynamış ve tuz atılmış suya koyup 10 dk kadar haşlayıp süzün.


Pişen sos ile makarnaları bileştirip 2-3 dakika da bu şeklilde pişirip, makarnaların sosla kaynaşmalarını sağlayın.


Sonra dilediğiniz kadarını tabağınıza koyup üzerine geri kalan parmesandan serpip, kırmızı biberle dilediğiniz gibi süsleyip yiyin.


İşte bu kadar,


hepinize sevgiler...

20 Mayıs 2007 Pazar

Browni



Bir browni bir browniye "gel beraber bir dondurma ile birlikte tatlı krizi gelmiş bir Özlem'e misafir olalım" demiiiiş.

Evet güne son noktayı bu browni ile koyuyorum :)

Bu kadar karbonhidrat sayesinde 1 kilo almışımdır herhalde...

Aslında bu tarifi ilk defa deniyorum. Benim başka ve çok daha pratik bir tarifim var ki super. Bi deneyen bin kere teşekkür ediyor. Onu da başka bir gün yaparım. Şimdilik elimizde bu var :)

Malzemeler

  • 125 gr margarin
  • 90 gr çikolata
  • 1/2 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı un
  • 2 yumurta
  • 1/2 paket vanilin
  • 1/2 paket kabartma tozu
  • 1 çimdik tuz

Yapılışı

Çikolata ile margarini birlikte eritin.

Toz şeker ile yumurtaları mikserle iyice çırpın. Sonra ılınmış olan margarin ve çikolata karışımını yumurtalı karışıma ekleyip çırpmaya devam edin.

Un, vanilin, kabartma tozu ve tuzu karıştırıp, yumurtalı karışıma ekleyin. Un iyice kaybolana kadar çırpın. Karışımı 20X20 cm lik kare cam bir kalıba dökün. Önceden 180 derece ısıtılmış fırında 30-35 dk pişirin.

Piştikten sonra ılınmasını bekleyin ve kare dilimlere ayırıp servis yapın. Yanında 1 top dondurma ile güzel bir ikili oluşturabilir.

Afiyet olsun !

Pastırmalı Börek

Bugün Pazar ve bizim evin abur cubur yeme günü... Bu duruma ben karar verdim...
İtiraf ediyorum... aslında benim abur cubur yeme günüm. N'apalım öyle işime geliyor.
E ama hafta içi, yediklerime içtiklerime dikkat ede ede bazı şeylere hasret kalıyorum... Böreklere...çöreklere...keklere...Evet ben bunların hiçbirini hafta arası yemiyorum.

Hatta akşamları yemek yemiyorum. Sadece biraz salata ve sonrasında bir kupa dolusu bitkisel çay. Bu sayfada yaptığım yemeklerin çoğunu evin diğer 2 üyesi yiyor.

Bana öyle acıyan gözlerle bakmayın arkadaşlar...ben bu şekilde 1 aydan beri 3 kilo verdim yaaa...
Aman kimse yanlış anlamasın. Her sabah 2 dilim kepek ekmekli ve peynirli ve de domatesli bir kahvaltı ediyor, kuşluk vakti bir elma ve öğlen de ciddi besleyici bir yemek yiyorum. Sadece akşamları çok hafif atlatmak zorundayım çünkü benim metabolizmam bu şekilde bir beslenme türüne cevap veriyor. Aslında kilolu bir yapım yok ama maalesef kilolarım vücudumun belli noktalarında (biz buna halk arasında "kalçalar" diyoruz) toplanıyor. Bu da beni sinir ediyor. Şu anda istediğim kıvama gelmiş bulunmaktayım. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam.

Ben bu konuya nereden gelmiştim...ha evet abur cubur konusundan. Evet bugün Pazar ve bugün ne kadar börek, çörek ve kek türü yiyecek varsa yaptım. Bunlardan biri olan "Üzümlü Çörek"i az evvel yayınladım. Şimdi sıra pastırmalı börekte. Sonra bir de brownim var...sonra da bakalım ne gelecek...



Malzemeler
  • 3 yufka
  • 100 gr pastırma
  • 1 yumurta
  • 4 çorba kaşığı sıvıyağ
  • 1 şişe soda

Yapılışı

Fırına dayanıklı bir tepsiyi, fırça yardımı ile sıvıyağı ile yağlayın. Ben sıvıyağı olarak her zamanki gibi fındıkyağı kullandım. Yufkalardan biri bütün diğeri yarım olmak üzere tepsiye buruşuk buruşuk yerleştirin. Üzerine küçük şeritlere kesilmiş pastırmayı yerleştirin. Sonra geri kalan diğer 1 bütün ve yarım yufkayı da aynı şekilde yerleştirin.

Ayrı bir kasede yumurta ile sıvıyağını çırpıp üzerine sodayı ilave edin. 1-2 kere karıştırdıktan sonra bu karışımı, böreğin üzerine eşit miktarda dökün.

Tepsiyi fırına koymadan önce, sıvıyı iyice çekmesi için bi 30 dk kadar bekletin. Önceden 180 derece ısıtılmış fırında 40 dk kadar pişirin.


Afiyet olsun !

Üzümlü Çörek



Bu tarifi Filiz Zorlu'nun kitabında gördüm. Başlığını okumadan ilk gördüğümde kurabiye sandım ama tarifin başlığına bakınca "Scone" yani "Çörek" yazdığını farkettim. Yine de biçiminden bana kurabiye gibi geliyordu ama yaptıktan sonra da çörekimsi birşey olduğunu gördüm. Kurabiye gibi sert değil, daha yumuşak bir yapıda oldu zaten. Tadı da içinde şeker olmasına rağmen çok da tatlı değildi ama benim hoşuma gitti. Zaten tarifte de sıcak olarak tüketilmesi gerektiği hatta reçelle servis yapılması yönünde de bir tavsiye vardı. Bence bu tavsiyeye uymalı, yanında şöyle güzel bir çilek reçeli ile ikindi kahvaltısında pek de güzel gider.
Ben yine de bu tarifi "kurabiyeler" kategorime ekledim :)



Malzemeler

  • 8-9 çorba kaşığı un
  • 2 çorba kaşığı margarin
  • 1 çorba kaşığı toz şeker
  • 3 çorba kaşığı kadar kuru üzüm
  • 7 çorba kaşığı kadar süt
  • 1/2 paket kabartma tozu
  • üzerine sürmek için süt

Yapılışı

Tüm malzemeleri çukur bir kapta karıştırıp yoğurun. Un miktarı yetmezse, elinize yapışmayacak kıvama gelene kadar un ilavesi yapabilirsiniz.

Unlanmış bir zeminde merdane ile açıp, daire şeklinde bir kalıp ile kesip, yağlı kağıt serili fırın tepsisine yerleştirin.

Fırça ile üzerlerine sütü sürün.

Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 25 dk kadar pişirin.

Afiyet olsun !

19 Mayıs 2007 Cumartesi

YE # 22 Kurabiye Etkinliği

Geç mi kaldım yoksa yetişebildim mi bilmiyorum ama ben bu etkinliğe daha önce yapmış olduğum Damla Çikolatalı Kurabiye ve Çikolatalı ve Fındıklı Kurabiye tarifleri ile katılıyorum. Tabii eğer geç kalmadıysam. Etkinliğin ev sahibesi sevgili Hülya'cığım tariflerinizi 19 Mayıs'a kadar gönderin demişti, ben de ancak bugün gönderebildim kendisine.

Bu arada bloglardan çok güzel tarifler çıkmış, her biri birbirinden güzel. Mis gibi kokuyor :)

Hepinize sevgiler...

19 Mayıs




O GELİYOR


Yıl 1919
Mayıs'ın on dokuzu.
Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını
Yeryüzüne can veren,
Cana heyecan veren
Al yüzlü Oğan güneş.
Takanın burnu nasıl Karadeniz'i yırtar ?
Siz de bir an öyle yırtınız uykunuzu.
Uyanın Samsunlular!
Kurutacak gözlerde umutsuzluk yaşını
Al yüzlü Oğan güneş.
Bugün Çaltıburnu'ndan gülerek doğan güneş.


Yıl 1919Mayıs'ın on dokuzu.
Uyanın Samsunlular.
Uyumak ölüme eş.
Diriltir ruhunuzu,
Ufukta bir gemi var.
Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor ?
Fakat yolu mu az, yoksa yükü mü ağır ?
Bu gemi umut yüklü, insan yüklü, hız yüklü !
İçinde bu vatanın derdiyle yanan bağır.
Kurulacak yarını düşünen baş geliyor.
Bir baş ki, gökler bir küme yıldız yüklü.
Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor.


Yıl 1919Mayıs'ın on dokuzu.
Ufukta duran gitgide yaklaşıyor.
Sanki harlı bir ateş
Yakıyor ruhumuzu.
Beklemek üzüntüsü her gönülde taşıyor.
Üzülmemek elde mi ?
Hız yüklü, iman yüklü, umut yüklü bu gemi.


O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak,
O hız, doldukça bütün damarlara kan gibi,
Gizli inleyen her yürek canlanacak.
Ateşler püskürecek uyuyan volkan gibi.
Gittikçe büyükleşen
Gölgene dikilmekten karardı gözlerimiz.
Koş, atıl gemi, sana engel olmasın deniz.
Ak saçlı dalgaları birer birer kes de gel !
Kuşlar gibi uç da gel, rüzgar gibi es de gel !


Celal Sahir EROZAN

Zeytinyağlı Enginar




Enginarın her türlüsünü seviyorum. Eğer zeytinyağlı yiyeceksek de bu şekilde olanını daha çok seviyorum. Tabii baklalısına veya bezelyelisine de hayır demem. Enginar olsun da nasıl olursa olsun :)

Aslında dün marketten alışveriş yapıyorken enginar hiç aklımda yoktu. Sebze reyonunda domateslere doğru uzanırken, birden, soyulmuş sere serpe duran enginarları görünce canım çekti. Önce 2 adet...yok yok 3 olsun...ya hadi bari 4 olsun...Sonunda 4 adette karar kılıp aldım. Neyse daha fazla lafı uzatmadan yapılışına geçeyim.

Malzemeler
  • 4 adet soyulmuş enginar
  • 1 adet kuru soğan
  • 1,5 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 çorba kaşığı toz şeker
  • 1 su bardağı su
  • 1/2 limon
  • Tuz

Yapılışı

Enginarların üzerine 1/2 limondan biraz sıkıp, limon suyunu enginarların her tarafına iyice bulaştırdıktan sonra (çelik) tencereye yerleştirelim.

Soğanı halka halka kesip, enginarların üzerlerine paylaştıralım.

Bir bardak suya şeker, tuz, zeytinyağı ve 1/2 limondan kalan suyu da sıkıp katıp, iyice karıştıralım. Bu karışımı enginarların üzerine dökelim.

Önce harlı ateşte, suyu kaynamaya başlayınca, altını iyice kısıp yaklaşık bi 45 dk kadar pişirelim.

Piştikten sonra altını kapatıp soğumaya bırakalım. Soğuduktan sonra servise hazırdır.

Afiyet olsun!

16 Mayıs 2007 Çarşamba

Fırında Mürdüm Erikli Tavuk




Tabii tüm hazırlıkları yaparken, yani salata ve sebzeli erişte....Çoktan mönümüzün assolistini yani tavuğu fırına atmıştım.

Nasıl hazırladığıma gelince...

Malzemler
  • 2 adet tavuk budu
  • 2 çorba kaşığı fındıkyağı
  • 1 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 8-9 adet kurutulmuş mürdüm eriği
  • 2 adet orta boy patates
  • Tuz ve karabiber
  • 1 adet fırın poşeti

Yapılışı

Öncelikle fırını 200 derecede ısıttım. Tavuk butlarını sıvıyağı, zeytinyağı, tuz ve karabiberle karıştırıp ovdum. Patatesleri iri iri doğradım. Fırın poşetinin içine 1 tatlı kaşığı unu koyup, poşetinin her yerine iyice bulaşmasını sağladıktan sonra. Butları, patatesleri ve erikleri (Bu arada şunu belirtmek isterim ki mürdüm eriği tavuğa çok yakışıyor) ekledikten sonra poşetin ağzını kapattım. Toplu iğne ile, poşete, 5-6 yerinden delik açtıktan sonra, torbayı, ısıya dayanıklı fırın kabına koyup, ısınmış fırında yaklaşık 90 dk kadar pişirdim.

Tavuk piştikten sonra, butu tabağa aldım, biraz patatesinden biraz da eriğinden koyduktan sonra sebzeli erişteyi yanına koydum.

Tabakları masaya koyarken salatanın sosunu da ekledikten sonra soframızı hazırladım.

Hepinize afiyet olsun !

Sebzeli Erişte



Malzemeler

  • 3 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 3 diş sarımsak
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 havuç
  • 3 domates
  • 1 kabak
  • 1 çorba kaşığı kuru fesleğen
  • 1 çarliston biber
  • 2 su bardağı erişte

Yapılışı

Zeytinyağını tenecereye döküp ısıttım. Önce, küçük küçük kestiğim sarımsakları zeytinyağına atıp 1-2 çevirdikten sonra yemeklik doğradığım soğanları ekledim. Soğanlar şeffaflaşmaya başlayınca, sırasıyla küçük parçalara kestiğim biberleri, küp küp doğradığım havuçları, yine küp küp doğradığım kabakları ilave ettim. Ama eklediğim her sebzeyi biraz kavurup, bir diğerini öyle ilave ettim. Tüm sebzeler bir araya geldikten sonra fesleğeni koydum. Fesleğeni de sebzelere iyice yedirdikten sonra son olarak küp küp doğradığım domatesleri ve tuzu ilave edip. Ocağın altını iyice kısıp pişmeye bıraktım.

Bu esnada diğer bir tencerede suyu kaynatıp içine 1 tatlı kaşığı kadar tuz attıktan sonra erişteleri ekledim. 10 dk kadar haşladım.

Haşlanan erişteleri süzüp yaklaşık 20 dakikadan beri pişmekte olan sebzelerin içine ilave edip bi 2-3 dakika da birlikte pişmeye bıraktım.

Sebzeler ile eriştelerin birbirine iyice kaynaştığından emin olduktan sonra servis tabağına aldım.

Afiyet olsun !

Kıvırcık Salata


2 gündür blogumu güncelleyemedim. Açıkcası, iş yoğunluğum olduğu için vakit ayıramadım. Araya da bir günlük iş seyahati girince...Yemek yapamadım. Evdekiler kalanlarla idare ettiler.
Ama dün akşam yine eski düzenimize döndük.
İşten eve gelirken ne yapacağıma karar verdim. Tabii yol 1 saat 15 dk sürdüğü için düşünmek için bol bol vakti oluyor insanın :)
Buzluktan 2 adet tavuk budunu çıkarıp microway'de çözdürdüm. Fırını 200 dereceye ayarladım. Bu sırada sebzeli erişte için sebzeleri doğradım. Tüm bunları hazırladıktan sonra başladım salatayı hazırlamaya.
Kıvırcık salatayı suya koyup, en az 4 kere yıkadıktan sonra kuruttum. Kıvırcıyı ve göbek salatayı kurutmadan salata yapmam, yoksa üzerine yaptığım sosu tutmuyor. Taze soğanı yıkayıp doğradım. Kırmızı kaliforniya biberini ince ince kestim.
Kıvırcık salatayı doğradım, üzerine taze soğan ve biberi koydum. Zeytinyağı, limon ve tuzdan oluşan sosunu da hazırladım ama üzerine hemen dökmedim. Yemek hazır olduğu anda dökmek üzere kenara ayırdım.

12 Mayıs 2007 Cumartesi

Anneler Gününüz Kutlu Olsun



Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk varmış. Bir gün Tanrı'ya sormuş; "Tanrım, beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler. Fakat, ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?"

"Tüm meleklerin arasında senin için bir tanesini seçtim, O seni bekliyor olacak ve seni koruyacak. Meleğin sana hergün şarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın."

"Peki, insanlar bana birşey söylediklerinde, dillerini bilmeden, söylediklerini nasıl anlayacağım?" "Meleğin sana dünyada duyabileceğin en tatlı ve en güzel sözcükleri söyleyecek.Sana konuşmayı, dikkatle ve sevgi ile öğretecek."
"Peki, ben seninle konuşmak istersem ne yapacağım?"
"Meleğin sana ellerini açarak bana dua etmeyi de öğretecek."
"Dünyada kötüler olduğunu da duydum. Beni onlardan kim koruyacak?"
"Meleğin seni kendi hayatı pahasına da olsa koruyacak."
"Fakat, ben seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm."
"Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve ulaşmanın yolunu öğretecek."
O sırada cennette bir sessizlik olur ve dünyanın sesleri cennete kadar ulaşır. Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar;
"Şimdi gitmek üzere isem, benim Meleğimin adı ne?"
"Meleğinin adının önemi yok yavrum. Sen onu, ANNE diye çağıracaksın."

Tüm annelerin "Anneler Günü" kutlu olsun…

Salçalı Pirzola



Yine pratik ve çabuk bir lezzet...
Genelde pirzolayı ızgara severiz ama değişiklik olsun diye bu sefer soslu pişirmek istedim.
Aslında kendimi biraz yorgun hissettiğim için çok uğraşmadan birşeyler hazırlıyayım dedim. Nedir bu yorgunluk anlamadım, bahar yorgunluğu desem...nerdeyse yaza girdik...anlamadım ben bu işi...nasıl canlanabilirim acaba...tatlı mi yesem ne yapsam :)

Nasıl yaptığıma dönecek olursak...

Malzemeler
  • 14 kalem pirzola
  • 1 domates
  • 2 çay bardağı tat domates rendesi
  • 1/4 kırmızı kaliforniya biberi
  • 1/4 sarı kaliforniya biberi
  • 1 soğan
  • 1 çorba kaşığı kekik
  • 2-3 çorba kaşığı zeytinyağı
  • Tuz, karabiber
  • 1,5 çay bardağı su

Yapılışı

Soğanları halka halka doğradım. Düdüklü tencerenin dibine döşedim. Üstüne pirzolaları yerleştirdim. Domatesleri halka halka kesip onu da pirzolaların üzerlerine koydum. Kaliforniya biberlerini de ince ince kesip, domateslerin üzerlerine serpiştirdim. Sonra sırasıyla domates rendesi, zeytinyağı, tuz, kekik ve karabiber geldi. Suyunu da ilave ettikten sonra. Tencerenin kapağını kapatıp altını yaktım. Tencere buhar çıkarmaya başladıktan sonra, ocağın altını kısıp, 15 dk kadar pişirdim. Vee soslu, yumuşacık etler... Yanına da domatesli pilav...Hepsi bu kadar...

Afiyet olsun!

9 Mayıs 2007 Çarşamba

Mantarlı Biberli Tavuk Sote



Bu akşam, dünkü yemek için almış olduğum mantarlardan kalanları kullanaraktan bir yemek uydurdum. Dolapta değişik bir mücver yapmak için almış olduğum kırmızı ve sarı kaliforniya biberlerinden de kullandım. Bu arada bu hafta bu mücveri yapıp en kısa zamanda yayınlıyacağım.

Kullandığım malzemeler ve yapılışı şöyle...
  • 2 adet tavuk göğsü
  • 1 kırmızı kaliforniya biberinin 1/4'ü
  • 1 sarı kaliforniya biberinin 1/4'ü
  • 1 soğan
  • 5 adet kültür mantarı
  • 2 diş sarımsak
  • 2 çay kaşığı tatlı kırmızı biber
  • 2 çorba kaşığı krema
  • 2 çorba kaşığı zeytinyağı
  • Yarım su bardağı sıcak su
  • Tuz

Tavuk göğüslerini kuşbaşı doğradım. Soğanları piyazlık doğradım, sarımsakları ince ince kestim. Zeytinyağını Vog tavaya koyup ısıttım. Tavukları, soğanları ve sarımsakları tavaya koyup sotelemeye başladım. Tavuklar pişince biberleri ekledim. Biberleri de iyice öldürdükten sonra mantarları ilave ettim. Mantarlar suyunu çekip iyice küçülünce krema, biber ve tuzu ilave ettim. Bir iki çevirdikten sonra sıcak suyunu da koyup altını kısıp 5 dk kadar pişmeye bıraktım. Bu esnada yanına, 3 gün önce yaptığım safranlı pilavı ısıttım. Hem sağlıklı hem de leziz bi yemek...Pişirme süresi de kısa...

Eveeet bu akşamı da böylece çıkardık. Bakalım yarın ne yapacağız...

Hepinize sevgiler!




8 Mayıs 2007 Salı

Domatesli Pilav



Domatesli pilav sevmeyen var mııı?

Bence yok...En güzel pilav...Bence tabii...
Hiçbir şey olmasa bile sadece domatesli pilavı bayıla bayıla yerim. O kadar seviyorum yani...

Belki benim gibi sevenler vardır diye tarifini veriyorum...


Malzemeler
  • 1 su bardağı pirinç
  • 3 domates
  • 1 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 çorba kaşığı tereyağı
  • 2,5 su bardağı et bulyonlu sıcak su
  • Tuz

Yapılışı

Pirinci, tuzlu sıcak suda 30 dk bekletip, nişaştalı suyunu giderene kadar suyla yıkayın. Domateslerin çekirdeğini çıkarıp minik minik kesin veya robotta çekin. Zeytinyağını pilav tenceresinde ısıtıp domatesleri ekleyin. Domatesler pişinceye kadar çevirin.
Üzerine et bulyonlu suyu ilave edin, ben bu ölçülere göre bir bulyonun 1/4'ünü kullanıyorum ama tabii siz arzunuza göre sade sıcak su veya gerçek et suyu da kullanabilirsiniz.


Su kaynayınca, ocağın altını kısmadan yıkanmış, süzülmüş pirinci koyup 1- 2 kere karıştırıp göz göz olmaya başlayınca ocağın altını iyice kısıp 20 dk kadar pişirin.

Afiyet olsun !

Beef Strogonof




Bu akşamki mönüde beef strogonof vardı. Yanında ise patates kızartma ve domatesli pilav. Adının öyle gösterişli olduğuna bakıp aldanmamak lazım. Beef strogonof...aslında çok çabuk hazırlanan bir yemek. Malzemeler ve yapılışı ise...

  • 4 dilim dana bonfile
  • 7-8 adet kadar kültür mantarı
  • 1 adet soğan
  • 1 tatlı kaşığı kadar un
  • 2 çorba kaşığı krema
  • 1 çay kaşığı kadar hardal
  • 1 bardak sıcak su
  • 2 çorba kaşığı fındıkyağı
  • Tuz, karabiber

Yapılışı

Öncelikle dana etlerini şerit şerit kestim, parmak kalınlığında. Soğanları piyazlık doğradım. Burada bir not düşmek istiyorum. Yemeklerimde zeytinyağı kullanmadığım zaman, sıvıyağı olarak fındıkyağı kullanıyorum. Hatta kızartmalarımı da fındıkyağı ile yapıyorum. Burada da öyle yaptım...

Fındıkyağını tavaya koyup ısıttım. Peşine et ve soğanları atıp kavurmaya başladım. Kavurma işlemi tamamlanınca dilim dilim doğradığım mantarları ilave ettim. Mantarlar suyunu çekene kadar kavurma işlemine devam ettim. Suyunu çeker çekmez unu, tuzu ve karabiberi serpiştirdim.

İyice karıştırdıktan sonra kremayı ekledim, biraz çevirdikten sonra sıcak suyu ve hardalı ilave ettim. Bundan sonrasında ocağı kısıp 10 dk kadar pişmeye bıraktım.

Sizce de kolay değil mi?

Yanına da kibrit çöpü kalınlığında kesilmiş patatesleri kızartıp garnitür yaptim

Afiyet olsun !

6 Mayıs 2007 Pazar

Pazar Kahvaltısı

Bu Pazar, hava da güzel olunca eşim kahvaltıyı dışarıda yapalım dedi. Aa ne güzel bir fikir... ben de makinemi alır biraz fotoğraf çekerim dedim.
Ama çiçek, böcek derken asıl kahvaltının fotoğraflarını çekmeyi istiyordum ki unuttum. Araya sohbet de girince... Neyse napalım, oldu olan.

Ben bu fotoğraf çekme işine bayağı merak sardım. Bi ara da makinenin kullanma klavuzunu okusam iyi olacak :) Şimdilik hep deneme yanılma yoluyla çekip duruyorum. Ama olmaz ki, madem bir işe kalkıştık, layıkiyle yapmak lazım.

Kahvaltıya, Feneryolu'nda bulunan "Cafe Sera"ya gittik. Apartmanların arasında sıkışmış küçük bir bahçe. Böylesi günler için, yakında, yeşili görerek kahvaltı edebileceğiniz veya yemek yiyebileceğiniz bir yer. Fiyatları da uygun. Çocuklar da rahat rahat oyun oynayabiliyor.

Bu aşağıdaki resimler ise denemelerim oluyor...

Deneme 1 (bunlar kahvaltı masamızın üstündeki ağaçlardı)


Deneme2


Deneme 3 (içlerinde en beğendiğim bu oldu)


Deneme 4 (pek anlamlı olmadı ama çekmişken bunu da ekleyeyim dedim)


Hepinize iyi Pazarlar!

Çikolatalı ve Fndıklı Kurabiye



Şimdi de kurabiye etkinliği için bir tarif geliyor...

Çay ile birlikte çok uyumlu... Öğle ile akşam yemeği arasına sıkıştırabileceğiniz küçücük, çikolatalı ve fındıklı bir kaçamak...
İçinde olmadığı halde acıbadem tadında bir lezzet...


Malzemeler

  • 3 adet yumurta
  • 1,5 su bardağı toz şeker
  • 1,5 su bardağı un
  • 100 gr margarin
  • 100 gr bitter çikolata
  • 200 gr fındık

Yapılışı

Yumurtaları ve toz şekeri mikserde iyice çırpın. Küçük bir kapta margarin ve çikolatayı birlikte eritin. Çikolatalı karışımdan 3 çorba kaşığı kadar alıp yumurtalı karışıma azar azar ekleyin. Geri kalan çikolata ve margarin karışımını kenara ayırın. Son olarak unu da yumurtalı karışıma ilave edin. Fındıkları iri olarak çekin ve kenara ayırdığınız çikolatalı ve margarinli karışıma ekleyin.

Yumurtalı karışımı, yağlı kağıt serdiğiniz, 25x35 cm ebatlarında, fırına dayanıklı bir tepsiye dökünüz. Hamuru tepsiye iyice yaydıktan sonra üzerine çikolatalı fındıklı karışımı dökünüz. Tüm yüzeye eşit bir şekilde paylaştırınız.

Önceden 200 derecede ısıtılmış fırında 10-15 dk kadar pişiriniz. Fırından çıkarır çıkarmaz da dilimlere ayırınız. Aksi takdirde, sertleştikten sonra kesilmesi zor oluyor.

Afiyet olsun!

5 Mayıs 2007 Cumartesi

Safranlı Pilav



Hep yapmak istemiştim ama hiç fırsat olmamıştı. Dün akşam, hadi dedim, bi safranlı pilav yapayım, değişiklik olsun. Tadının nasıl olacağını merak da etmiyor değildim. Ya bizimkiler beğenmezse...

Fakat gerçekten lezzetli oldu, kendim yaptım diye demiyorum :) Pilav pişirmesini bilen herkes yapabilir. Tavsiye ederim, sofraya renk de katıyor, hazır bahar da geldi değil mi?

Tarife geçmeden önce size safran hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum. Aslında kendim merak etmiştim, bu safran ne işe yarar diye...Öğrendiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.
Bu arada safran bir çiçekmiş hem de mosmor bir çiçek!

Yanda gördüğünüz çiçek safran'ın çiçeği.
Türkiye'de Safranbolu'da üretilmekteymiş. Anavatanı Güneybatı Asya imiş. Ağırlığına göre de dünyanın en pahalı baharatı imiş!
Sağlık ile ilgili kısmına gelince... sakinleştirici, spazm çözücü ve sindirimi kolaylaştırıcı etkileri varmış.
Ayrıca zeytinyağında erimezmiş.

Bu kısa ve faydalı bilgilerden sonra gelelim nasıl yaptığıma...


Malzemeler

  • 1 su bardağı pirinç
  • 2 su bardağı sıcak su
  • 1 adet soğan
  • 3 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 çay kaşığı safran
  • tuz

Yapılışı

Önce pirinçleri ılık su içinde 20 dk kadar bekletin. Sonra süzgece alıp nişastalı suyu gidene kadar bol su ile yıkayıp süzün.

Soğanları yemeklik doğrayın. Zeytinyağını pilav tenceresine koyup ısıtın ve kısık ateşte soğanları kavurun. Peşine pirinçleri de ekleyip kavurma işlemine yine kısık ateşte devam edin. Pirinçler şeffaflaşıp, tane tane ayrılır hale gelince. Safranı 2 bardak sıcak suyun içinde eritin ve pirince ilave edin. Tencerenin kapağını kapatıp ateşi yükseltin, pilav göz göz olmaya başladığında ateşi iyice kısıp 15-20 dk kadar pişirin.

Pilavınız hazır, afiyet olsun!



Soya Soslu Tavuk



Tavuk her zaman günü kurtarır, çeşit çeşit yemekler yapılabiliyor. Değişik soslar ile , çeşit çeşit varyasyonlar yaratılabiliyor.
Aslında safranlı pilav yapma fikri doğunca, yanına yapacağım tavuğa da uygun bir giysi giydirmek istedim. Sonuçta soya da Doğu Asya kökenli bir bitki...

Malzemelerim
  • 5 adet tavuk budu (baget)
  • 3 çorba kaşığı soya sosu
  • 2 çorba kaşığı bal

Nasıl yaptığıma gelince...

Butları, bir kaba koyup, soya sosu ve bal ile karıştırıp güzelce ovdum ve kabın kapağını kapatıp. Buzdolabında 1-2 saat beklettim. Zamanınız varsa daha da çok bekletebilirsiniz.

Butları, fırına dayanıklı bir kaba koyup, önceden ısıtılmış fırında 35 dk kadar pişirdim.

Afiyet olsun!

Kremalı Patates


Soya soslu tavuk, safranlı pilav ve yanına da kremalı patates...
Bence uyumlu bir 3'lü oldu. Genelde kremalı patatesim daha kızarık olur ama zaman sorunu yaşadığım için üzerine rendelediğim peynirlerin rengi açık oldu ama tadı yine de güzeldi...
Bunun için 2 büyük patates kullandım. 3 çorba kaşığı krema ve yarım su bardağı kaşar peynir rendesi.
Önce patatesleri haşladım. Krema ve tuz ile karıştırıp, üzerine de kaşarı serpip, fırına dayanıklı bir kaba koydum, önceden 180 de ısıtılmış fırında pişirdim.
Aynı garnitürü bazen patatesleri süt ile haşlayıp, sarımsak ilave edip pişirdiğim de oluyor. Öylesi de güzel oluyor, belki başka bir sefere...
Afiyet olsun!

Vişneli Jöleli Muhallebi



Tarifi anlatmaya başlamadan önce size bir tavsiyem olacak... Bu tatlıyı kupların içinde servis edin. Aksi takdirde, benim yaptıpım gibi, büyükçe bir servis tabağına koyarsanız, resimde görüldüğü gibi suyunu salıyor. Görüntü itibariyle de pek temiz bir görüntü olmuyor. Oysa kupta böyle bir sıkıntı olmayacak...

Veee işte tarif...

4 kişilk

Malzemeler

  • 2 su bardğı vişne
  • 2 su bardağı süt
  • 1 çorba kaşığı nışaşta
  • 1 paket vişneli jöle
  • 2 çorba kaşığı file badem.

Yaıpılışı

Sütü tencereye alın. Unu, nişaştayı ve şekeri de ekleyip karştırın. Kısık ateşte koyu bir muhallebi kıvamına gelene kadar pişirin. Jöleyi üzerindeki tarife göre hazırlayın.Vişneli jöleyi kalıba (ya da kuplara) dökün, içine vişneleri de ilave edin ve donması için buzdolabına koyun. Peşine, ılınmış muhallebiyi, donmuş jölenin üzerine dökün. Ve tekrar soğuması ve katılaşması için buzdolabına koyun.

İşte bu akadar basit.

Afiyet olsun!

Kıymalı Rulo Börek

Bence bu böreğe lahmacun böreği de denebilir. Tadı ve kokusu öyle andırıyor ki...
Yapımı biraz diğer böreklere göre değişik ama değer. Bu böreği yaparken bu kadar başarılı bir sonuç elde edeceğimi düşünmemiştim. Ama oğlum bile beğenince (biliyorsunuz çocuklar pek kolay beğenmiyor) ... Tamam dedim bu börek oldu...

Malzeme ve yapılışına gelince...
Şöyle:

6-8 kişilik

  • 3 adet yufka
  • 2 adet yumurta
  • 3 çorba kaşığı yoğurt
  • 100 gr margarin

    içi için:
  • 250 gr yemeklik kıyma
  • 3 adet domates
  • 2 adet sivri biber
  • 6 adet taze soğan
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 tatlı kaşığı kimyon
  • 1 tatlı kaşığı karabiber
  • 2 çay kaşığı tuz

    üzeri için:
  • 1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri


    Margarini eritip ılıtın. Yoğurt ve yumurtalarını birlikte çırpın. İçine erimiş margarini de ekleyin. Fırın tepsisine yağlı kağıt serin. Yufkalardan birincisini tepsiye dizin. Üzerine yoğurtlu karışımdan sürün. İlk yufkanın üzerine, yine aynı şekilde İkinci ve üçüncü yufkayı serip, aynı işelemi uygulayaın. Tepsinin kenarlarından sarkan yufkaları tepsinin içine alın. İç malzemesi için, yukarıda saydığım tüm malzemeleri karıştırın. Domates, kuru soğan, taze soğan ve sivri biberleri küçük küçük doğrayın. Ancak şunu hatırlatmak isterim ki, kıyma çiğden konuluyor.

    Hazırladığınız iç malzemeyi, yufkaların üzerine serin...



    Önceden ısıtılmış 170 derece fırında aşağı yukarı 20 dk pişirin. Pişirme işlemi tamamlanınca , tepsiyi fırından alın. Tepsinin üzerine yağlı kağıt serip onun üzerine de havlu serip ılınıncaya kadar bekletin. Ilınınca rulo şeklinde sarın. İki parmak genişliğinde dilimleyin ve üzerine rendelenmiş kaşar peynirini serpin. Fırına verip kaşarlar eriyene kadar 15-20 dk kadar daha pişirin.




    Afiyet olsun !

3 Mayıs 2007 Perşembe

Vişneli Turta



Bu turtayı çok seviyorum. Dün bloglarda gezinirken sevgili Aslı'nın vişneli pastasını görünce, canım vişneli bireşeyler yapmak istedi...
Aklıma bu turta geldi. Hem çok hafif hem çok lezzetli hem de çok kolay...


Resminden de anlaşılacağı üzere, turta biraz fazla kabardı...içindeki vişneler de görünmez oldu ama inanın oradalar :) Aslında vişnelerin turtanın içinde kaybolmaması için bir yönten düşündüm. Bir dahaki sefere bunu uygulayıp resmini çekeceğim...

Şimdi malzemeler:


6-8 kisilik

Malzemeler

50 gr margarin
150 gr un
2 tatli kaşığı kabartma tozu
1 tutam tuz
1/2 paket vanilya
3 yumurta
1 su bardağı toz şeker
2 çorba kaşığı sıcak su
150 gr çekirdeksiz vişne

üzeri için
2 çorba kaşığı pudra şekeri
1/2 paket vanilya


Yapılışı

Yumurta ve şekeri çırpın, sonra azar azar suyu ilave edin. Oda ısısında yumuşamış margarini ekleyin. Unu, kabartma tozunu, vanilyayı ve tuzu karıştırıp yumurtalı karışıma döküp hepsini beraber karıştırın. (Ben unu ekledikten sonra çok uzun uzun karıştırmam).
Hamuru yağlanmış tart kalıbına dökün.
Üzerine vişne tanelerini koyun ama içine itmeyin, batmasın.
Önceden ısıtılmış 175 derece fırında 25 dk pişirin.
Piştikten sonra, tartı fırıindan çıkarır çıkarmaz, vanilya ile pudra şekerini karıştırıp tel süzgeç yardımıyla, tartın üzerine serpin.

Afiyet olsun !

1 Mayıs 2007 Salı

Ispanaklı Lor Peynirli Börek

Bu tarif sevgili Tijen'in "Her Güne Bir Yemek" kitabından...
Ben ölçüleri yarı yarıya kullandım çünkü 2 yufkam vardı. Ama size orijinal ölçüleri vereceğim.
Lor ve ıspanağı birlikte hiç denememiştim. Bu böreği yarın akşam için yaptım. Yani bu akşam yiyemiyeceğiz. Ama yarın lezzeti hakkında fikir sahibi olabileceğim. Gerçi eminim lezzetli bir tarif ama bakalım ben becerebilecek miyim...




Malzemeler

4 yufka
1/2 kg doğranmış ıspanak (dondurulmuş kullandım)
2 yarım halka halinde doğranmış soğan
250 gr lor peyniri
100 gr rendelenmiş kaşar
2 çorba kaşığı zeytinyağı
1/4 su bardağı ertilimiş tereyağı
tuz, karabiber
bir tutam rende muskat (bende toz halinde vardı, onu kullandım)


Yapılışı

Tavaya zeytinyağı ve soğanları koyup en az 30 dk, kısık ateşte, kapağı kapalı olarak pişirin. Soğanlar şeffalaştığında iyice yıkayıp doğradığınız ıspanakları, (ki ben dondurulmuş olanlardan kullandım), tuz, karabiber ve muskatı ekleyin ve birlikte 5 dk pişirin. Ispanaklar soğuduktan sonra ezdiğiniz lor peynirini ekleyip karıştırın. Yufkaları ortadan ikiye kesin. Yarım yufkaya fırçayla tereyağı sürün ve çeyrek yuvarlak hale gelecek şekilde iki ucunu birleştirin. Tam ortasına harçtan koyup yayın. Zarf kapatır gibi her köşeyi harcın üzerine kapatıp ters çevirerek yağlanmış tepsiye yerleştirin. Üzerlerine tekrar tereyağı sürün ve 170'de ısınmış fırında 30 dk pişirin. Fırından çıkarıp üzerlerine rendelenmiş kaşar peyniri serpin ve tekrar fırına alın. 10-15 dk daha pişirin ve sıcak servis yapın.

Afiyet olsun !

Haşlama Enginar

O kadar saati yolda geçirdikten sonra kısa bir sürede eve geldim. Arabayı park ettim ve kendimi sokağa attım.
Sıkıntımı ancak alışveriş yaparak geçirebilirdim. Zaten karnım da çok açıkmıştı, arabada 5 saat geçirince.... Aslında her ihtimale karşı arabada atıştıracak birşeyler bulunması lazım. Bundan sonra arabaya bisküvi, misküvi birşeyler koyacağım. Nolmaz nolmaz di mi :) Evet gülümseyebiliyorum artık, çünkü bu satırları yazarken karnım doymuş durumda.

Nerde kalmıştım...Evet, yakındaki bi markete girdim...Baktım enginar var, gerçi çok güzel görünmüyorlardı ama olsun bugünlük işimi görür dedim. Kendimi ödüllendirmem lazım, bugün çok acı çektim çünkü...Bahaneye bakar mısınız...

Enginarlar, Biberler, domatesler, yufkalar falan derken elimde 2 torbayla evin dönüş yolunu tuttum.
Eve gelir gelmez hemen enginarları yıkadım ve düdüklü tenecereme koydum. Enginarları bu şekilde benden başka kimse yemez bizim evde. Eh zaten bu saatte benden başkası da yok ki evde...



Düdüklüde, buharı çıktıktan sonra bi 10 dk kadar pişirdim.




Bu arada 2 tatlı kaşığı Dijon hardalı, 1 limon ve 1,5 çorba kaşığı zeytinyağından oluşan sosunu hazırladım.




Sonraaa... enginarları düdüklüden çıkartıp, tek tek yapraklarını koparıp, (zaten haşlandığı için çok kolay çıkıyor), tabağa kodum. Ve başladım, yaprakları, resimdeki gibi, tek tek sosa batırıp, yaprakların ucunda bulunan etli kısmı sıyırarak yemeğe...Çok keyifli...


Yaprakları yendikten sonra kalbe ulaşıyorsunuz ki burasının da soyulması çok kolay, haşlanmış olduğu için üstünü kaplayan tüyler tabaka tabaka kalkıyor.



Veeee...





İşte en keyifli an...Artık minik minik sıyırarak yemenize gerek yok, büyük parçalar halinde yiyorsunuz. Kesip kesip sosa batırarak...

Bu yemek tam rejimlik bence, hardal kısmını görmezden gelirseniz eğer, çok hafif ve de faydalı...

En sevdiğim kısmıda enginarları yedikten sonra peşine su içmek. Neden bilmiyorum ama enginarların peşine ne zaman su içsem ağzımda çok güzel bir tat kalıyor. Böyle birşey keşfettim işte...

Bütün günün stresi bu enginar ziyafetinden sonra uçup gitti...


Hepinize sevgiler !

Burası Neresi?











Bağdat caddesi mi?


Hayır efendim burası TEM otoyolunun 1 Mayıs'taki hali. Sabah saat 06:45 de işe gitmek üzere evden çıktıktan 4 saat sonra gelebildiğim noktadan, arabamdan, çevrenin çekilen resmidir.

Trafik saatlerce kilit durumdaydı, adım adım ilerledi...Insanlar dayanamayıp servislerinden indiler...Kimisi sıkıntıdan, kimisi sigara içmek için, kimisi de en yakın çıkış noktasından yayan kaçmak için kilometrelerce yürüdüler...Bugün gerçekten hayatımda görmediğim kadar eziyet çektim. Ne kar...ne yağmur...hiç biri bu kadar zor gelmemişti.
Neden hiçbir uyarı yapılmadı...Neden yetkililer köprüde arama yapacaklarını duyurmadılar.

Bilmiyorum böyle bir 1 Mayıs yaşandı mı hiç? Güya bahar bayramı...Avrupada bayram ilan edilip tüm işyerleri tatil oluyor...Tatil olsun demiyoruz ama neden biz herşeyi olması gerektiği gibi medeni bir şekilde yaşıyamıyoruz...Offf daha fazla yorum yapmak istemiyorum...

Bu arada fotoğrafı çektiğim noktadan itibaren 1 saat daha adım adım gittikten sonra kendimi Kavacık sapağında buldum. Aynen gerisin geriye eve doğru yönümü değiştirdim...Kendi kendime: "Akşam bu yolun dönüşü de var" dedim. Aynı kaosu yaşamak istemedim.

Evet tam 5 saat sonra karşı istikamete geçtim veeee 20 dk sonra evdeydim...Ağlamak istiyorum ya...